Mustafa Ata, "Yüzeyin Gizemi" adı altında sergilenecek olan yeni çalışmalarında; başlangıçta biçimi baz alarak anıtsallaştırdığı figürleri, zamanla sınırsız bir espas içinde renk şeritleriyle boyarken, jesti An'ın en küçük zaman aralığına indirgeyerek biçimi yalınlaştırmıştır. Yüzey, ister renkle, ya da nötr bir renkle tariflensin, biçimin her koşulda fondan türediğini görüyoruz...
Yakın zamana kadar renkle tariflediği yüzeyde, bugün bir ekonomiye gittiği söylenebilir. Ata artık biçimleri geleneksel yasaların izinde kombine etmiyor. Bugün ulaştığı nokta "Anlatmak istediğim Evren çizgi ve renkten ibarettir" sözlerini doğrular niteliktedir. Uzun yılların tecrübesiyle kazanılmış yüzeyle biçim arasında kurduğu ilişki renk olgusunu, rengi saf bir kavram olarak tarifleyebileceğimiz bir alana doğru mu çekiyor?
ATA'NIN FIRÇASINDA ZEN USTALARININ JESTIN SÜREKLILIĞIYLE ZIHNE ULAŞAN MEDITATIF BIR AN'ININ IZLERI VAR. Jest "Haiko" tadında bir sadelikte yüseyden sonsuzluğa bir evre daha yaklaşmış görünüyor. Biçimi anlamın gerisinde bırakan kaligrafik örgüler gibi. Jestin ritmik sürekliliğine rağmen, rengin durağanlığında; rengin kışkırtıcılığına rağmen jestin çekinik karşıtlığınında; boşluğun, bugün yalınlaştırdığı biçimle kombinasyonunda ustalığın zekice kotarılmış izleri var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder