7 Nisan 2011 Perşembe

'Tufan'ın ardından tepkiler

11 yıl sonra ortaya çıkan kanlı "Hayata Dönüş' operasyonu belgeleriyle ilgili kim ne yazdı?

2000 yılında 30 mahkum ve 2 askerin ölümüyle sonuçlanan cezaevlerine "Hayata Dönüş" operasyonunun sır belgelerinin ortaya çıkması ve operasyona 'Tufan' adı verildiğinin anlaşılmasından sonra köşe yazarları konuyu köşelerine şöyle taşıdı:



ORAL ÇALIŞLAR - RADİKAL
19 Aralık, 'operasyon gecesi'

Jandarmanın 11 yıl gizlediği belgeler, Aralık 2000'deki 'uzlaşma' görüşmelerinin bir aldatmaca olduğunu ortaya koyuyor.

"İşte Bunu Durdurmak İstemiştik." 20 Aralık 2000 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yazımın başlığı böyleydi:
32 insanın öldürülmesiyle ve yüzlerce tutuklunun yaralanmasıyla sonuçlanan 20 cezaevine yönelik operasyonu durdurabilmek için çok çabaladık. Tabii katliam orada kalmadı, cezaevlerinde ölümler bu operasyonun bir parçası olarak daha sonra da devam etti. Şimdi jandarma belgeleriyle ortaya çıktı ki biz sorunu çözmek amacıyla görüşmeler yaparken devletin içindeki bazı güçler bu operasyona hazırlanıyorlarmış.
O geceyi nasıl yaşadığımı yazımdan aktarmak istiyorum: “Önceki gece yarısı saat 05.00’te telefon uzun uzun çaldı... Birkaç gündür bütün yolların tıkandığını hissediyor ve çaresiz bir bekleme içine girildiğini görüyordum. Yine de müdahale dışı bir yol bulunabilir düşüncesiyle iyimser bir ruh hali içindeydim. Bu iyi niyetli iyimserliğin ne kadar boş olduğu ortaya çıktı.”

20 Aralık günü operasyonun vahşeti kadar medyanın haberciliği de ürkütücüydü. En çok satan gazetemiz “Devlet girdi” manşetiyle çıkmıştı. Bir başka gazete, 17 kişi kendini yakarak öldürdü diye yazmıştı. “Teröristler silahlarla birbirlerini öldürdüler” diyen o kadar çok gazete ve gazeteci vardı ki... Gazeteleri taradığınızda mesleki sorumsuzluğun zirvesine ulaştığını görüyordunuz.
Bir grup gazeteci ise bu manzara karşısında çaresizlik içinde kıvranıyor, gerçeğin en azından bir kısmını topluma iletebilmenin yollarını arıyorduk. Böyle zamanlarda ne yazık ki medya hep sınıfta kalırdı; bu kez de öyle oldu.


Cezaevinde yaptığımız görüşmelerden birinin ardından, gazeteciler ne konuşulduğunu sorduğunda, söze “İçerdeki arkadaşlar” diye başlamışım. Ertesi gün ‘malum’ genel yayın müdürü, sorunu çözmeye çalışan bizleri hedef alan ve hedef gösteren yazısı için benim bu sözlerimi kullandı. Yazının başlığı ‘İçerdeki Arkadaş’tı. Merak edenler arşive girip okuyabilirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder